BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

Cuma, Mart 02, 2012

İnsanlar Bir Tür Salgın, Bu Gezegenin Kanseri (!)

Son zamanlarda düşündüğüm onca şey var ki.. Adeta beynimin içinde inceden ince ye oyma tüneller açıyorlar.. Varlıklarını bir anlık da olsa kafamdan silmek istesemde olmuyor, hala kemirmeye devam ediyorlar.. Çünkü onlar sadece kafamdaki basit düşüncelerden ibaret değiller. Etrafınızı dikkatli gözlerle süzdüğünüz anda anlayacaksınız kimler yada neler olduğunu.. Dünya da “insan” olarak adlandırılsalarda ben pek emin değilim, “hepsi mi insan acaba(?)” diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Bu soruma daha sonra döneceğim tabi ki.. Öncelikle bir kaç şey paylaşmak istiyorum. Yapılan araştırmalara göre dünyanın taşıma kapasitesinin yavaş yavaş dolduğundan bahsediyorlar. Nasıl ağzına kadar su dolu bardağa bir damla su bile ekleyemiyorsak, dünyanın da yavaş yavaş bu duruma dönüşmek üzere olduğunu belirtiyor, bazı bilim adamları...
Bir arkadaşıma bilim adamlarının yaptığı bu araştırmadan bahsettim ve verdiği cevap çok ilgimi çekti: “İnsanlar da hayvanlar gibi ormanlara çekilse, teknolojiden uzak dursa yine de Dünya’nın taşıma kapasitesi dolar mıydı?” Neye göre(?), kime göre(?) doluyor bu kapasite...
İşte cevap;
Elimizde hızla artan bir dünya nüfusu ve buna bağlı olarak da ihtiyaç duyduğumuz kaynaklar var. Sürekli kullanılan bu kaynakların telafisi var mı? –Hayır yok. Sadece alternatif kaynaklar kullanabiliriz, tabi onlar da tükenene kadar.
Önce hemfikir olmamız gereken bir konu var.. İnsanların ihtiyaç duyduğu yada takip etmek zorunda olduğu teknolojiye  gerekli ham madde sağlamak amacıyla, alternatif enerji kaynaklarına yönelmemiz gerektiği... Bunlar günümüzün gerektirdiği yada gerektireceği termik santraller, nükleer santraller, hidroelektrik santraller, barajlar...
Ne kadar görmek istemesekde; bizlerin nükleer santrallere, hidroelektrik santrallere fazlasıyla ihtiyacı var. Aramızdan kimileri çıkıp nasıl oluyorsa çevre sevdalısı çıkıyor ve ortalığı bir anda bulandırıyor. Ona karşıyız buna karşıyız.. “Önce kullandığın son model arabayı sorgula o zaman yada elindeki cep telefonunu”.. diyesi geliyor insanın. Elinde ne kadar para varsa oraya buraya saçan, park, bahçe, ormanları yakıp yıktıran zengin amcamız, doğal güzellikler sevdalısı birisi olarak çıkıyor birden karşımıza... Bu zihniyet anladığım kadarıyla “istemem yan cebime koy” anlayışı oluyor.
Bazı insanlarda var ki onlar en vahim durum da olanları sanırım. Kafasındaki bilgiler yıllar öncesinde kalmış, üzerine pek birşey (hatta hiçbirşey bile denilebilir) koymamış, araştırma duygusundan zaten çok uzak olan insan profili... Karşımda durmuş onlarca mühendisin yapmış olduğu sanat yapılarını eleştiriyor... Başka yere yapsalar daha iyi olurdu deyip bir de yer gösteriyor, kendinden emin bir şekilde...
Yine aynı kişi, alternatif enerji kaynakları anlatıyor, en organiğinden.. Enerji üretmek için harcadığı enerji hayli bir fazla.. Ama harcadığı enerjiye bakmadığı için kendisine oldukça mantıklı geliyor. Bir şey icat ettiğini sanıp bir gaza geliyor (...), pislik atmadığı meslek dalı kalmıyor.
Teknolojiyi uzaktan yakından takip eden bir insan gidip de bir diğerine ben senden daha çevreciyim demesin, çünkü değildir. Objektif baktığımız zaman, herkes bu çorbaya bir topak tuzu ufaladı, karıştırdı. Bundan sonra bizlerin geçmişi değil geleceği konuşması gerekir, dersler çıkarmak gerekir, hayatta uygulamak gerekir. Kahve muabbetleriyle bilgiçlik taslamak, sağdaki soldaki meslek gruplarına pislik atmak bizleri bu yoldan kurtarmaz.
Ne yapmak gerekir diye düşünecek olursanız eğer, bir kaç fikrimi sunmak istiyorum.. Birilerinin dediği gibi 3’er 5’er çocuk yapmak olmaz. Artan nüfus artışı teknolojiye olan talebi artırır. Bu da daha fazla enerji demek. Çoğalmayın. Yaşanılabilir bir ÇEVRE için, şahsi çıkarlarınızı unutun. İmar planı içinde bir kaç ağaç topluluğu mu var, bırakın kalsın.. Kesip yerle bir etmeyin.. Öbür tarafa götüremeyeceğiniz paranızdan harcayın, fedakarlık yapın.. Şimdiye kadar her şey insan içindi, şimdiden sonra her şey ÇEVRE için mantalitesine sahip olun. Bunları yaparkende sözde değil özde olun.
            Yazımın en başında belirttiğim soruya gelmeden önce, bir filmde geçen konuşmayı birebir sizlere aktarmak istiyorum: (Film: Matrix , Sahne: Morpheus- Ajan Smith Speech)
-I'd like to share a revelation that I've had during my time here. It came to me when I tried to classify your species and I realized that you're not actually mammals. Every mammal on this planet instinctively develops a natural equilibrium with the surrounding environment but you humans do not. You move to an area and you multiply and multiply until every natural resource is consumed and the only way you can survive is to spread to another area. There is another organism on this planet that follows the same pattern. Do you know what it is? A virus. Human beings are a disease, a cancer of this planet. You're a plague and we are the cure.”
Şimdi soruyorum:
---Gerçekten insan mıyız yoksa virus mü?
           

Pazartesi, Ocak 23, 2012

İçme Suyu İsale Hatlarında Kullanılan Boru Tipleri

Düktil Demir Boru


Genel Bilgi
Demir borular sınıfında son yıllarda en gelişmiş ürün olarak tercih edilen borular düktil demir borulardır. Düktil Demir Borular, santrifüj döküm tekniği ile üretilmiş dökme demir borulardır. Normal dökme demirde grafitler lameller şeklindedir ve bu kırılgan bir yapıya neden olur. Duktil dökme demir ise küresel grafitli bir yapıya sahiptir. Bu döküm tekniğiyle üretilen borular normal dökme demir boruların korozyona dayanım, aşınma direnci, işlenebilirlik, ve yorulma mukavemeti gibi üstün özelliklerine çekme dayanımı, darbe direnci ve uzama kabiliyetlerini de eklemektedir. Demir Düktil Borular santrifüj döküm tekniği ile üretilmekte, ısıl işlemden sonra çinko kaplama yapılarak, teste tabi tutulmakta beton kaplama ve kurutma işlemlerinden sonra bitümle kaplanarak kullanıma hazır hale gelmektedir.

Düktil boruların tercih nedenleri;
İsale hatlarında projelendirme aşamasında malzeme birim fiyatının yanında ömür boyu maliyet,uzun ömürlü kullanım düşük işletme masrafları, montaj kolaylığı, bakım ve onarım maliyetleri gibi özellikler de boru seçiminde dikkate alınmalıdır.Düktil Demir Boruların ekonomik ömrü 50 -60 yıl olarak alınmaktadır. Düktil demir borular, içten pozitif/negatif basınç ve su darbesi, dıştan yer hareketleri nedeniyle oluşan aşırı yüklere karşı koyabilme özelliğine sahiptirler. Ağır trafik yükü, yer hareketleri nedeniyle oluşan kaymalar ve gömülü boru üzerindeki toprak yükü gibi etkenler yeraltında döşenmiş olan borular üzerinde aşırı ağırlık etkisi oluşturmaktadır. Farklı malzemelerden üretilen borularla yapılan testler, düktil döküm boruların yaygın ve noktasal yüklere karşı çok daha dirençli olduğunu göstermiştir. Düktil demir borular, deforme olmadan esneyebilme özellikleri açısından, ağır yük etkisi karşısında çelik profillere benzemektedir. Bu özelliği, düktil demir boruların olağandışı yükler ve etkiler karşısında isale ve dağıtım hatlarının sağlıklı olarak hizmet vermesini sağlamaktadır. Düktil demir boruların korozyon dayanım özelliği, laboratuvarda ve sahada yapılan testlerle de ortaya çıkmıştır. Bu testlerin sonuçları düktil demir boruların, herhangi bir koruma önlemi alınmadan 100 yıldan uzun süre toprak altında kullanılan gri dökme demir borulardan daha üstün korozyon dayanımına sahip olduklarını göstermektedir. Birçok toprak cinsinde, düktil demir boruların korozyona karşı korunmasına gerek yoktur. Ancak nadir olarak karşılaşılan korozif özellikli topraklarda ise, boruların dış yüzeyinde polietilen kılıfların kullanılması gibi ekonomik çözümler de geliştirilebilir. Düktil demir borularda dökümün üstün fiziksel özellikleri ve yüksek dayanımı, taşıma ve montaj aşamalarında olabilecek darbelere karşı boruları korur. Bu özelliği deprem bölgelerinde ve hareketli zeminlerde tercih edilmelerini sağlamaktadır. Çok çeşitli ek ve bağlantı parçalarının olması, düktil demir boruların saha montajlarının, diğer borulara göre daha pratik yapılmasını sağlamaktadır. Düktil demir boruların döşenmesi için karmaşık projeler hazırlanmasına gerek yoktur. Çünkü bu boruların sahada kolaylıkla kesilebilme ve delinebilme özellikleri bulunmaktadır. Muflu-geçmeli bağlantıları olan düktil demir borular, az sayıda personel ve makine ile hızlı ve ekonomik montaj olanağı sağlamaktadır.
Çelik Boru


Genel Bilgi
Çelik borular Amerika Birleşik Devletleri’nde isale hatlarında 1850’lerin ilk yıllarından itibaren kullanılmaya başlandı. Önceleri çelik boru çelik levhaları ve plakaları yuvarlayarak, boru biçimine getirmek ve ek yerlerini perçinlemek suretiyle üretilmekteydi. Boru üretimine oldukça uygun olan bu yöntem bazı iyileştirmelerle birlikte 1930’lara kadar devam etti. Günümüze göre, o zamanda kullanılan çeliklerin oldukça düşük çekme kuvvetlerinin olması ve soğuk perçinli veya soba borusu şeklinde bir birinin içine geçmiş bağlantıların düşük verimli olmaları nedeniyle önceleri proje mühendisleri emniyetli proje basıncı olarak düşük değerler belirlemişlerdir. Yıllar boyunca perçinli boru üretim yöntemleri geliştikçe ve daha yüksek mukavemetli çelikler üretildikçe proje basınçları da buna bağlı olarak arttırıldı. 1930’lu yıllardan sonra perçinli boruların yerini kaynaklı borular aldı. Kaynak yönteminin gelişme döneminde proje basıncı konusunda önemli bir yenilik getirildi. O zamana kadar son çekme kuvvetinin dörtte biri kadar olan bir emniyet faktörü ile çalışmak genel bir uygulama idi. Kaynaklı boruların üretimi arttıkça proje basıncı olarak akma kuvvetinin %50’sini kullanma düşüncesi genel olarak kabul gördü. Spiral biçiminde şekillendirilmiş kaynaklı boru 1930’ların başlarında geliştirildi ve yoğun olarak kullanıldı. Çelik boruların birçok kullanım alanı mevcuttur. Bunlardan bazıları; su dağıtım şebekeleri, isale hatları, ana dağıtım hatları, cebri borular, su kemerleri, tasfiye tesisi boru donanımları, üst geçişler, su altı geçişleridir.

Çelik boruların içmesuyu alanında kullanımı
Çekme dayanımı çok yüksektir. Sarp yamaçlarda heyelan ve deprem bölgelerinde kullanılmaya elverişlidir. Baş bağlanması çok çeşitli şekillerde yapılabilir. En güvenilir ve ucuz olanı kaynakla bağlantıdır. Açıkta ayaklar üzerinde götürülebilir. Derin hendeklerde büyük toprak basınçlarında ovalleşme yönünden dayanıklıdır. Yüksek işletme basınçlarında çalışmaya uygundur. Çok geniş üretim standardı vardır. 100 mm den 4000 mm çapa kadar üretim yapılabilmektedir. Muflu bağlantılar sayesinde küçük açılı dönüşler dirsek kullanılmadan dönülebilir. Yüksek basınç altında çalışan hatlarda suyun hareketinden dolayı oluşan itki kuvvetlerine karşı genellikle tespit kitlesi yapılmadan karşı koyabilir.

Su darbesi:
Su darbesi; bir borudan akan bir sıvının akış hızında herhangi bir nedenle oluşan bir değişikliğin boru hattındaki basıncın değişmesine sebep olmasıdır. İçinde bir sıvı akan boru sisteminin mansap tarafında bulunan bir kapağın ya da vananın kapanması boru hattında basıncın artmasına, açılması ise düşmesine neden olur. Benzer şekilde membada bir kapağın/vananın kapanması basınç düşmesine, açılması ise basınç artışına neden olur. Bu durumun hattın cazibeli ya da terfili olması ile bir ilgisi yoktur. Terfili hatlarda pompanın açılması ani vana açılmasıyla ya da kapatılması ani vana kapatılmasıyla aynı etkiyi yapacaktır. Nitekim enerji santrallerindeki cebri boru hatları da terfili olmamasına rağmen, türbin durmasında oluşacak yüksek basınçlar için denge bacası yerleştirilir. Çelik boru hatları projelendirilirken su darbesi analizleri yapılmalı gerekli tedbirler alınmalıdır

Korozyon:
Çelik Boruların en önemli dezavantajı olan korozyona karşı isale hatlarında katodik koruma ve borulara iç ve dıştan kaplama yapılması gereklidir. Korozyon metal ve alaşımlarının bulundukları ortamın kimyasal ve elektrokimyasal reaksiyonlar sonucunda metalik özelliğini kaybederek amacına hizmet edememesidir. Korozyon sonucunda hem boru hattı hasar görür, hem taşınan su ve sıvılar gereksiz yere sarf edilir. Borunun korozyonu ile boru içerisindeki sıvının doğaya yayılmasıyla çevre kirlenir ve boru içindeki sıvı ve korozyona uğrayan metalde fazla miktarda emek ve enerji harcayarak elde edildiğinden gereksiz yere enerji harcanmış olur.

Korozyona etki eden faktörler:
1-Toprağın kimyasal kompozisyonu;
Toprağın yapısını oluşturan kompozisyonu ve bu kompozisyonun içinde bulunan metal, ametal, tuz, asit gibi oluşumlar korozyona ve korozyon hızına önemli bir şekilde etki eder.

2-Toprağın rutubeti; Toprağın içinde bulunan rutubet toprağın yapısında bulunan baz ve tuzları çözerek boru yüzeyinde korozyon hızını artırır.

3-Mikrobiyolojik etkiler; Toprağın içinde bulunan mikrobiyolojik canlılar toprağın içinde indirgeme ve yükseltgenme işlemi yapmaları nedeniyle korozyon hızını artırır. Bu nedenle mikro biyolojik canlılarda korozyona hızlandırıcı bir etki yapmaktadır.

4-Sıcaklık; Korozyon hızına boru güzergahının bulunduğu ortamın ısısı direk etki etmektedir. Isının artmasıyla korozyon hızı da artmaktadır. Güzergah ısısının azalmasıyla da korozyon hızı azalmaktadır.

5-Toprağın P.H.ı; Toprağın p.H. değeri boru güzergahında asitik veya bazik özelliğini veya nötral ortamda olup olmadığını belirtir. Toprağın asitik ve bazik özellikte olması korozyon hızını artırır. Toprağın p.H. değeri 0- 6 arasında ise asitik, 6-8 arası nötral, 8-14 arasında bazik yapıda olduğunu gösterir.

6-Toprağın özgül direnci; Çeliğin korozyonuna etki eden en önemli faktör toprağın özgül direncidir. Toprağın özgül direncinin düşük olması boru yüzeyinde elektron alış verişi için fazlaca engel teşkil etmemesi nedeniyle kimyasal ve elektrokimyasal reaksiyonlar daha çabuk oluşmasına bu ise daha hızlı bir korozyon oluşmasına neden olmaktadır. Çeşitli literatürler toprağın özgül direncine göre korozif özelliğini aşağıdaki şekilde sınıflandırmışlardır. 

TOPRAK DİRENCİ (Ohm x cm) KOROZİF ÖZELLİĞİ
0-1000 ohm x cm Çok korozif
1000-5000 ohm x cm Korozif
5000-10000 ohm x cm Az korozif
10000'den yukarısı Korozif değil .
Yukarıdaki sınıflandırmada ölçülen özgül direnç değerlerine göre zeminin koroziflik değeri yukarıda verilen kriterlere göre değerlendirilir. Gerekli önlemler bu değerlendirmelere göre yapılır. Ayrıca toprağın PH değeri ve kaçak akım değerleri de dikkate alınarak gerekli koruma önlemleri alınır.

7-Kaçak akım kaynakları; Korozyonun hızına kaçak akım kaynakları da etkilemektedir. Herhangi bir doğru akım kaynağından çıkan elektronlar direncin düşük olduğu noktada boruya girer ve yine direncin düşük olduğu noktadan borudan çıkarak devresini tamamlar. Elektronların boruya giriş noktasında herhangi bir korozyon oluşmaz ancak boruyu terk ettiği noktalarda hızlı bir korozyon söz konusu olur. Bu nedenle zemin etüdü sırasında şartname gereği kaçak akım kaynakları da etüd edilmelidir.

8-Diğer metalik yapılar; Korozyon hızına korunacak yapının yakınında bulunan yabancı metalik yapılarda etki eder. Bu metalik yapıların katodik korumalarının olup olmadığı araştırılmalı ve gerekli önlemler buna göre alınmalıdır.

HDPE Borular

Genel Bilgi
Polietilen, çok çeşitli ürünlerde kullanılan bir termoplastiktir. İsmini monomer haldeki etilenden alır, etilen kullanılarak polietilen üretilir. Plastik endüstrisinde genelde ismi kısaca PE olarak kullanılır. Polietilenin üretim şekli, etilenin polimerizasyonu ile olur. Teknolojideki ilerlemeler, plastik hammadde üretiminde de önemli gelişmelerin yaşanmasını sağlamıştır. 1950'li yıllarda geliştirilen düşük yoğunluklu polietilen (PE 32-LDPE), ilk kez içmesuyu boruları için kullanılmıştır. Daha sonra PE 63 hammaddesi geliştirilerek yüksek basınç gerektirmeyen sistemlerde kullanımı başarı ile uygulanmıştır.
 PE boru ve aksesuarları bütün dünyada ve Türkiye’de yer altı ve yerüstü şebekelerinde, sulama sistemlerinde, kanalizasyon ve drenaj sistemlerinde, deniz deşarjı ve atık su sistemlerinde, yangın suyu ve soğutma suyu sistemlerinde ve doğalgaz yer altı tesisatlarında kullanılmaktadır. Polietilen boru ve ek parça üretiminde kullanılan hammaddeler MRS (Minimum Gerekli Dayanıklılık-Minimum Required Strength) ile sınıflandırılırlar. MRS, malzemenin 20°C'de 50 yıl süre ile iç basınca gösterdiği mukavemet değeridir. MRS'ye göre PE malzemeler aşağıdaki tabloda olduğu gibi sınıflandırılır.
PE boruların tercih nedenleri;
-Yüksek esneme kabiliyetine sahiptirler. Bu sayede montajda kolaylık sağlarlar. Kopma uzaması minimum %600'dür.
-Kesin sızdırmazlık sağlar,
-Kanal dışında birleştirilebilir,
-Asgari ömrü 50 yıldır,
-Çatlama direnci, darbe direnci yüksektir.
-Yeraltı hareketlerinden etkilenmezler, kırılma özellikleri yoktur.
-Darbe dayanımı ve çatlak yayılma dirençleri yüksektir.
-UV ışınlarına dayanıklıdır.
-Katodik koruma yapılmasına gerek yoktur.
-Kimyasal maddelere karşı dirençlidir.

CTP (cam takviyeli plastik) Borular

Genel Bilgi
Cam takviyeli plastik (CTP), cam elyafı ile taşıyıcı bir matriks reçinenin birleştirilmesi ile elde edilen kompozit bir malzemedir. Cam elyafı takviyeli plastik, ortam koşullarına dayanıklı, esnek ama yeterli mekanik dayanıma sahip olmayan plastik(ör: polyester reçine) ile, yüksek mekanik dayanımlı cam elyafının bir araya getirilmesi ile elde edilen üstün nitelikli bir kompozit mühendislik malzemesidir. CTP malzemenin hammaddeleri doymamış polyester reçine ve cam elyafıdır.

Kullanım alanları;
• İçme ve ham su taşımacılığı ve dağıtımı
• Kent yağmur suyu altyapı hatları
• Basınçlı/basınçsız pis su ve ana tahliye borulama sistemleri
• Evsel ve sanayi atık su sistemleri borulama hatları
• Soğutma sistemleri borulama hatları
• Denizaltı borulama, deniz suyu alma ve soğutma hatları
• Kimyasal tesisleirn borulama hatları
• Enerji santralleri devridaim doldurma vd deşarj hatları
• Hidroelektrik santral hatları
• Petrol/kimyevi maddelerin taşınması
• Boru çakma ve eski şebekeye yeniden döşeme uygulamaları
CTP boruların tercih nedenleri;
• Çelik borunun ¼ aralığında, beton borunun 1/10 ağırlığındadır.
• Montajı hızlı ve kolaydır.
• Taşınması için ağır ekipmanlara gerek yoktur, taşıma maliyeti ucuzdur.
• Hafif oluşu uzun boylarda itme kolaylığı sağlar.
• Aşırı yüksek pH koşullarında da kullanılabilir.
• Elektiriği yalıtır, indüksiyon yer akımından etkilenmez.
• Koruyucu kaplama veya astar ihtiyacı duyulmaz.
• Boru cidarında korozyondan dolayı çukurlar oluşmaz
• Pahalı katodik koruma gerektirmez
• Pahalı olan ve iç ve dış kaplamaya ihtiyaç göstermez.
• Düz olan iç yüzeyi nedeniyle sürtünme kaybı minimumdur, uzun ömrü süresince bu üstünlüğü değişmez.

Çarşamba, Ocak 18, 2012

Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği - Deniz Deşarjları

    Madde 33 - Denize kıyısı olan yerleşimler ve kıyı bölgelerinde bulunan endüstriler için, alıcı ortamda yeterli seyreltme kapasitesinin bulunduğunun ayrıntılı mühendislik çalışmaları sonucunda kanıtlanması halinde, atık suların ve soğutma sularının deniz deşarjlarıyla bertarafına izin verilir. Bu durumlarda evsel ve endüstriyel atık sular için alıcı ortama doğrudan deşarj için belirlenmiş olan deşarj standartları uygulanmaz. Arıtılmamış suların ve soğutma sularının değişim ve seyreltme potansiyeli düşük olan yarı kapalı koy ve körfezlere, coğrafi şartlar nedeniyle derin deniz deşarjı yapılması zorunlu olursa, yapılacak deşarjın alıcı ortamdaki ekolojik dengeleri bozmayacağı ve özellikle ağır metaller, nütriyentler ve "Tehlikeli ve Zararlı Maddeler Tebliği" nde belirtilecek diğer maddelerin birikim yapmayacağı, bir çevresel etki değerlendirme çalışmasıyla ispat edilirse, bu Yönetmeliğin 42 nci maddesi uyarınca izin verilir.
Madde 34 - Derin deniz deşarjı için Büyükşehir Belediyeleri (Büyükşehir belediyelerinin de İller Bankası Genel Müdürlüğünün görüşü ve Çevre Genel Müdürlüğünün uygun görüşünü alması esastır) dışındaki Atık su Altyapı Tesisleri Yönetimleri, endüstriler, kurum, kuruluş ve işletmeler ile tatil siteleri tarafından, bu Yönetmeliğin 42 nci maddesi uyarınca derin deniz deşarjı izin belgesi alınması esastır. Bu tür deşarjdan önce sadece sınırlı düzeyde bir arıtma yapıldığı için, deniz ortamının korunabilmesi amacıyla, derin deniz deşarjıyla alıcı ortama verilebilecek atık su özellikleri sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırmalar aşağıda belirtilmektedir:
    A) Alıcı sulara derin deniz deşarjının yapılabilmesi için atık suların "Tehlikeli ve Zararlı Maddeler Tebliği" nde sözü edilen maddeleri aynı Tebliğde belirtilen sınırların ötesinde içermesi gerekir.
    B) Derin deniz deşarjına 33 üncü madde uyarınca izin verilebilecek atık suların özellikleri Tablo 22'de verilmiştir. Bu Tablodaki sınır değerlerden fazla veya verilen parametrelerin dışında kirletici özellikler ihtiva eden suların denize boşaltımına izin verilmez. 


    Madde 35 - Atık suların derin deniz deşarjlarıyla bertaraf edilmesi durumunda, alıcı ortamları için uygulanacak olan derin deniz deşarjı kriterleri Tablo 23 de düzenlenmiştir. Deşarj sistemlerinin tasarımında ayrıca aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır: (http://www.adanahen.gov.tr/site/index.php?view=article&id=76)
    A) Denize bu Yönetmelikle verilebileceği kabul edilen atık suların deşarj edilebilmesi için projedeki ilk seyrelme S1 değeri 40'ın altında bulunmamalı, tercihen S1= 100 olmalıdır. Bu seyrelmelerin tespiti için gerekli bilgiler "Teknik Usuller Tebliği" nde verilecektir.
    B) Minimum deşarj derinliği 20 m. Olmalı, eğer 20 m. Derinliğe inmek ekonomik olarak mümkün değilse, difüzör hariç deşarj boru boyu ortalama kıyı çizgisinden itibaren Tablo 24'te gösterilenden az olmamalıdır. 


    Tablodaki nüfus değerlerinden daha büyük yerleşim, faaliyetler ve sanayu kuruluşlarından "Önemli Kirletici Kaynak" sınıfına girenler için deşarj boru boyu, ön veya tam arıtma alternatifleri ile birlikte ele alınarak bulunur.
    C) Yaz aylarında T90 değeri Ege ve Akdeniz'de en az 1.5 saat, Karadeniz'de ise 2 saat alınabilir. Kış aylarında T90 değerlerinin daha yüksek olacağı ve ortalama 3-5 saat civarında bulunacağı göz önünde tutulmalıdır.
    Madde 36 - Yukarıda açıklanan temel kriterler gözetilerek hazırlanan derin deniz deşarj projelerine, İller Bankası Genel Müdürlüğünün görüşü ve Çevre Genel Müdürlüğünün uygun görüşü alınmak suretiyle Büyükşehir belediye hudutları içerisinde Büyükşehir Belediye Başkanlıkları Büyükşehir belediye hudutları dışında ise mahallin en büyük mülki amirlikleri tarafından bir izin belgesi verilir. Ancak, deşarj edilecek maksimum atık su debisinin 50 m3/gün değerinden küçük olması halinde projeyle başvuruyu takiben izin alma mecburiyeti yoktur. Bu durumda sadece Tablo 22'de belirtilen sınır değerlerine uyulması gerekir. Ancak ilgili idare tarafından belirli bir deniz ortamına deşarj yapmış olan ve yapabilecek diğer atık su kaynaklarının topluca deniz suyu kalitesi üzerinde olumsuz etkileri göz önüne alınarak debisi 50 m3/gün den küçük boşaltımlar da izine bağlanabilir. İzin için gerektiğinde 35 nci maddede öngörülen daha sıkı kriterler ve tedbirler ilgili idarece istenebilir.
    Deniz suyu hareketleri kısıtlı olan yarı kapalı koy, körfez, haliç, nehir ağzı, lagün ve benzeri ortamlara deşarj için ilgili idareden izin alma mecburiyeti proje debisi 50 m3/gün den küçük olan derin deniz deşarjları için de geçerlidir. Diğer taraftan, talep edilen derin deniz deşarj izni, bu Yönetmelikte öngörülen teknik şartlar uyulacağı belgelense bile, Çevre Genel Müdürlüğü görüşünde alıcı ortam özellikleri yönünden sakınca görülmesi halinde verilmez.
    Madde 37 - Bu Yönetmeliğin esaslarına uymak şartı ile, alıcı su ortamlarına her türlü evsel ve/veya endüstriyel nitelikli atık suların doğrudan deşarjı için idareden izin alınması mecburidir. Her atık su deşarjı için bu Yönetmelik çerçevesinde idarenin istediği çıkış suyu kalitesinin ve diğer şartların sağlanması gerekir. Alıcı su ortamına her türlü atık su deşarjı izni için, Mahalli Çevre Kurullarının alacağı karar ve görüşler doğrultusunda Büyükşehir belediye hudutları içerisinde Büyükşehir Belediye Başkanlıkları, Büyükşehir belediye hudutları dışında ise mahallin en büyük mülki amiri yetkilidir. Alıcı su ortamının çok yoğun bir şekilde kirletilmiş olduğu yörelerde doğrudan alıcı su ortamına yapılacak deşarjlar için deşarj izni, Çevre Genel Müdürlüğünün uygun görüşü alınarak verilir. Bu yörelerle ilgili yer ve sınır belirlemeleri ve uygulanacak diğer işlemler, Çevre Genel Müdürlüğünce tespit edilir.
    Deşarj izninin verilmesine ilişkin esaslar aşağıdadır:
 A) Atık su deşarjı için idare tarafından verilen izin 3 (üç) yıl süre ile geçerlidir.
 B) İlgili idare, bir alıcı su ortamının, mevcut kullanım amaçlarının olumsuz yönde etkilenmesini önlemek veya kalitesini düzeltmek amacı ile alıcı su ortamına deşarja izin vermemek veya deşarjlara bu Yönetmelikte öngörülen sınırların ötesinde kısıtlamakla yetkilidir.
    Madde 38 - Atık su altyapı tesisleri yönetimleri ile deşarj izni alan kurum, kuruluş ve işletmeler, tesislerini kurup işletmeye aldıktan sonra da alıcı su ortamına izin belgesinde öngörülenin ötesinde kirletici atmamaya ve atık su deşarj standartlarını aşmamaya kanunen yükümlüdür. İzin sahibi olmak, bu nedenlerle cezai ve hukuki müeyyidelerden kurtulmayı gerektirmez.
   
Madde 39 - Atık su deşarj izni aşağıdaki durumlarda sınırlandırılabilir veya geri alınabilir.
    A) Deşarjın izin verildiği şekilde kullanımı esnasında alıcı su ortamının mevcut veya ileriye yönelik kullanım amaçlarına olumsuz etkiler yaptığı tespit edildiğinde,
    B) Atık su deşarj izni verilirken idare tarafından konulmuş hükümlere uygun şekilde deşarj yapılmaması halinde.
    Madde 40 - Alıcı su ortamına deşarj için başvuru ve deşarj izin formu örneği ve açıklamalar "İdari Usuller Tebliği" nde verilir. İzin talep eden kişi veya kuruluş izin başvurusunda bu formları gerçeğe uygun şekilde doldurmakla yükümlüdür.
    Madde 41 - Bir alıcı su ortamında atık su deşarjından dolayı bazı olumsuz etkilerin oluştuğunun belirlenmesi halinde veya bu deşarjdan dolayı zarar gören veya zarar görmesi muhtemel olan 3 ncü kişiler izni veren idareye delilleriyle birlikte başvurarak, deşarj iznine itiraz etme hakkına sahiptirler. Yasal yollardan yapılacak bu itizarların uygun bulunması halinde, deşarjı yapanlar gerekli iyileştirme tedbirlerini almak mecburiyetindedirler.
    Madde 42 - Derin Deniz deşarj izni aşağıdaki esaslar çerçevesinde verilir:
    A) Derin deniz deşarjı izni, İller Bankası Genel Müdürlüğünün görüşü ve Çevre Genel Müdürlüğünün uygun görüşü alınmak suretiyle Büyükşehir belediye hudutları içerisinde ilgili Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Büyükşehir belediye hudutları dışında ise mahallin en büyük mülki amiri tarafından en geç altı ay içinde verilir. Başvuruda hazırlanan derin deniz deşarjı projesi sureti, amaçlanan ve gözetilen deniz kalite özelliği, tesislerinin kurulacağı deniz bölgesinin ekonomik, topografik, batimetrik, su ürünleri ve benzeri kullanımla ilgili çeşitli özellikleri ile acil durumlarda ve elektrik kesintilerinde tedbirler, ileriye ait gelişme, genişleme ve proje değişiklik tahminleri izin başvurusunda yer alır. Derin deniz deşarjları için başvuru, izin formu örneği ve gerekli açıklamalar "İdari Usuller Tebliği" nde verilir.
    B) İzin üç (3) yıl süre ile geçerlidir. Bu süre içinde yükümlülüklerin yerine getirilmediği tespit edildiği taktirde daha önce verilmiş olan derin deniz deşarjı izni doğrudan veya Çevre Genel Müdürlüğünün talebi üzerin ilgili idare tarafından geri alınır. Atık su altyapı tesisleri yönetimleri ile izin alan kurum, kuruluş ve işletmeler tesislerini kurup işletmeye aldıktan sonra da denize projede öngörülenin ötesinde kirletici atmamakla ve gerek alıcı ortam, gerekse deşarj standartlarını aşmamakla yükümlüdür.
İdari usuller tebliğini buradan indirebilirsiniz:


Pazartesi, Kasım 07, 2011

ANAEROBİK ARITIM...


      Anaerobik arıtım; oksijensiz bir ortamda organik maddelerin mikroorganizmalar tarafından CH4  ve CO2’e  dönüştürülmesidir.
     Anaerobik Arıtmanın Avantajları;
  •          Yüksek kirlilik konsantrasyonuna sahip endüstriyel atıkların arıtılmasında yüksek giderim performansı sağlanmaktadır.
  •          Anaerobik arıtımın son ürünü olan metan gazı yüksek enerji potansiyeline sahiptir ve ekonomik bir kazanç sağlamaktadır. Organik maddenin anaerobik olarak parçalanması sonucu oluşan gaz hacimce %55-70 CH4, %25-30 CO2 ve az miktarda azot, hidrojen sülfür, su buharı içermektedir.
  •         Anaerobik arıtımda büyük miktarda atık stabilizasyonu sağlanmasının yanında üretilen çamur miktarı da düşüktür. Anaerobik proseslerde giderilen her kg BOİ5 için 0.1-0.2 kg çamur üretilmektedir.
  •         İşletme parametrelerinin kolayca kontrol edilmesi,
  •        Yüksek oranda organik maddenin uzaklaştırılması,
  •        Sistemin kapalı olması nedeniyle çevrenin koku bakımından rahatsız edilmemesi,
  •        Maliyeti yüksek dikkatli bakım gerektiren havalandırma ekipmanlarının elimine edilmesi,
  •        Çamur işleme tesislerinin boyutlarının küçülmesi,
  •        Düşük ilave besin gereksinimi ve
  •        Tasarımının kolay olması gibi ek avantajlara sahiptir.

Çarşamba, Ekim 19, 2011

Katı Atık Kontrol Yönetmeliği'nden Başlıca Maddeler...

Katı Atık Kontrol Yönetmeliği; 53 madde ve bu maddeler üzerine hazırlanmış eklerden oluşmaktadır. Çevre Mühendisi olarak okunması ve bilinmesi gerekli yönetmeliklerden bir tanesidir. Bu yönetmelik içerisinden hatırlaması kolay ve önemli maddeleri belirtmiş bulunuyorum. Okumakta fayda var diye düşünüyorum. Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Katı atık : Üreticisi tarafından atılmak istenen ve toplumun huzuru ile özellikle çevrenin korunması bakımından, düzenli bir şekilde bertaraf edilmesi gereken katı maddeleri ve arıtma çamurunu,iri katı atık, evsel katı atık, bu Yönetmelikte “katı atık” olarak anılmaktadır.
 

Bertaraf etme: Katı atıkların, konut, işyeri gibi üretildikleri yerlerde geçici olarak biriktirilmesi, bu yerlerden toplanması, taşınması, geri kazanılması gibi işlemlerden sonra, çevre ve insan sağlığı açısından zararsız hale getirilmesi ve ekonomiye katkı sağlanması amacıyla kompostlaştırma, enerji kazanmak üzere yakma ve/veya düzenli depolama işlemlerinin tümüne denir.

İri katı atık : Buzdolabı, çamaşır makinesi, koltuk gibi evsel nitelikli eşyalardan oluşan ve kullanılmayacak durumda olan çoğunlukla iri hacimli atıkları,

Evsel katı atık (çöp) : Konutlardan atılan tehlikeli ve zararlı atık kavramına girmeyen, bahçe, park ve piknik alanları gibi yerlerden gelen katı atıkları,

Arıtma çamuru : Evsel ve evsel nitelikli endüstriyel atık suların, fiziksel, kimyasal ve biyolojik işlemleri sonucunda ortaya çıkan, suyu alınmış, kurutulmuş çamuru,

Kompost:  Organik esaslı katı atıkların oksijenli veya oksijensiz ortamda ayrıştırılması suretiyle üretilen toprak iyileştirici maddeyi,

Üretici : Faaliyetleri süresince atık oluşumuna sebep olan kişi veya kuruluşları,
 

Geri kazanım :Tekrar kullanım ve geri dönüşüm kavramlarını da kapsayan; atıkların özelliklerinden yararlanılarak içindeki bileşenlerin fiziksel, kimyasal veya biyokimyasal yöntemlerle başka ürünlere veya enerjiye çevrilmesini,
 

Zararlı ve tehlikeli atık : Patlayıcı, parlayıcı, kendiliğinden yanmaya müsait, suyla temas halinde parlayıcı gazlar çıkaran, oksitleyici, organik peroksit içerikli, zehirli korozif, hava ve su ile temasında toksik gaz bırakan, toksik ve ekotoksik özellik taşıyan ve Bakanlıkça tehlikeli ve zararlı atık olduğu onaylanan atıkları,
 

Organik madde veya yanma kaybı : Katı atık veya kompostun kurutulduktan sonra kül fırınında  775 0C’de 3 saat süre ile yakılması sonucu yanan veya kaybolan madde miktarını,

Kuru madde : Katı atık veya kompostun kurutma fırınında 103 0C’de yaklaşık 24 saat süre ile sabit ağırlığa gelinceye kadar kurutulması sonucunda geride kalan katı madde miktarını, ifade eder.

Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı; her türlü atık ve artığın çevreye zarar verecek şekilde, doğrudan veya dolaylı bir biçimde alıcı ortama verilmesi, depolanması, taşınması, uzaklaştırılması ve benzeri faaliyetlerin yasaklanması, çevreyi olumsuz yönde etkileyebilecek olan tüketim maddelerinin idaresini belli bir disiplin altına alarak, havada, suda ve toprakta kalıcı etki gösteren kirleticilerin hayvan ve bitki nesillerini, doğal zenginlikleri ve ekolojik dengeyi bozmasının önlenmesi ile buna yönelik prensip, politika ve programların belirlenmesi, uygulanması ve geliştirilmesidir.

Madde 2- Bu Yönetmelik, meskun bölgelerde evlerden atılan evsel katı atıkların, park, bahçe ve yeşil alanlardan atılan bitki atıklarının, iri katı atıkların, zararlı atık olmamakla birlikte evsel katı atık özelliklerine sahip sanayi ve ticarethane atıklarının, evsel atık su arıtma tesislerinden elde edilen (atılan) arıtma çamurlarının ve zararlı atık sınıfına girmeyen sanayi arıtma tesisi çamurlarının, toplanması, taşınması, geri kazanılması, değerlendirilmesi, bertaraf edilmesi ve zararsız hale getirilmesine ilişkin esasları kapsar.

            Özel ve/veya resmi kuruluşlarca ve gerçek kişilerce üretilip çeşidi, özelliği ve miktarı itibari ile insanın sağlığına zarar veren, su, hava ve toprağı kirleten, yanıcı ve patlayıcı madde ihtiva eden, hastalık mikrobu taşıyabilen zararlı ve tehlikeli atıklar hakkında bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz.

Madde 5- Bu Yönetmelik kapsamına giren katı atıkların bertarafı sırasında belediyeler ve yetkilerini devrettiği kişi ve kuruluşlar işlettikleri katı atık tesislerinin faaliyetlerinin planlanmasında ve işletilmesinde; insanların ruh ve beden sağlığına, hayvan sağlığına, doğal bitki örtüsüne, yeşil alanlara ve binalara, toplumun düzeni ve emniyetine, yeraltı ve yüzeysel su alanları ile su rezerv sahalarına zarar vermeyecek ve hava, gürültü yönünden çevre kirlenmesini önleyecek uygun tedbirleri almak zorundadırlar.

Madde 8-  Ayrı bertaraf edilmesi gereken atıkları üreten;

a) Hastanelerin, kliniklerin, laboratuarların ve benzeri yerlerin hastalık bulaştırıcı enfekte, kimyasal ve radyolojik atıkları ile tehlikeli atıklarını,

bTüketicilerin, kullanılmış akü, pil ve ilaç atıkları ile, kullanılmış araç lastiklerini,

            c) Tüketicilerin, ambalaj atıkları dahil değerlendirilebilir katı atıklarını,

            d) Tüketicilerin, metal variller, buzdolabı, çamaşır makinesi, elektronik aletler, mobilya gibi büyük hacimli katı atıklarını,evsel atıklar ile birlikte atmaları yasaktır.


Madde 18-   Katı atıkların, üretici veya taşıyanları tarafından denizlere, göllere ve benzeri alıcı ortamlara, caddelere, ormanlara ve çevrenin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olacak yerlere dökülmesi yasaktır.

            Konutlarda ve işyerlerinde, evsel veya evsel nitelikli endüstriyel çöpleri çöp toplama aracına vermek üzere kullanılan çöp biriktirme kapları, çeşitli büyüklükte ve her biri standart ölçülerde olmak zorundadırlar. Bu kapların ölçüleri, şekilleri, malzemeleri Bakanlıkça çıkarılacak tebliğlerde belirtilir.

Çöpü üretenler, bu çöp biriktirme kaplarını, çevrenin sağlığını bozmayacak şekilde kapalı olarak muhafaza etmek ve çöp toplama işlemi sırasında yol üstünde hazır bulundurmak zorundadır.
Evsel katı atık ve evsel nitelikli endüstriyel katı atık üreten kişi ve kuruluşlar, katı atıklarını belediyelerin ve mahallin en büyük mülki amirinin istediği şekilde konut, işyeri gibi üretildikleri yerlerde hazır etmekle yükümlüdürler.

Madde 19- Evsel nitellikte olmayan katı atıkların toplanmasında veya tesis içinde biriktirilmesinde, çevre ve insan sağlığını, çevrenin görünüşünü bozmamak, çevreyi koku, toz gibi yönlerden rahatsız etmemek kaydıyla istenilen hacim ve şekilde kap veya tank kullanılabilir.

Madde 20- Toplanan evsel ve evsel nitelikli endüstriyel katı atıkların, görünüş, koku, toz, sızdırma ve benzeri faktörler yönünden çevreyi kirletmeyecek şekilde kapalı özel araçlarda taşınması zorunludur.

Madde 21- Katı atıkların taşınmasının ekonomik olmasını sağlamak, taşıma hattındaki trafiğe fazla yüklenmemek için şehirlerin merkezi yerlerinde aktarma istasyonları kurulabilir. Bu istasyonlarda küçük hacimli araçlarla toplanan katı atıkların daha büyük hacimli araçlara aktarılarak, bu araçlarla işleme ve depo yerlerine taşınması sağlanır. Aktarma direkt taşıma aracına yapılabileceği gibi, bir ara depoya (bunker) boşaltıldıktan sonra, yeni araca doldurmak şeklinde, dolaylı olarak da gerçekleştirilebilir.

Aktarma istasyonlarının koku, toz, gürültü ve görünüş yönünden çevreyi kirletmemesi için, boşaltma işleminin yapıldığı yerlerin, kapalı olarak inşa edilmesi zorunludur.

Madde 22- 2 nci madde de belirtilen atıklar, hafriyat toprağı hariç olmak kaydıyla evsel katı atık depolama sahasına depolanır.

Evsel ve evsel nitelikli endüstriyel katı atıkların öncelikle geri kazanılması esastır. Geri kazanmanın ekonomik ve teknik olarak mümkün olmaması halinde, atıklar çevrenin sağlığının korunması, katı atık hacminin azaltılması, kısmen enerji veya kompost elde edilmesi amacıyla termik veya biyolojik işlemlere tabi tutulur. Ancak termik veya biyolojik işlemlere elverişli olmayan veya bu işlemler sonucu yan ürün olarak ortaya çıkan atıkların depolanması zorunludur. Bu amaçla belediyeler 1580 sayılı Belediyeler Kanunu gereğince katı atıklar için yapılan depolarda aşağıdaki hususları gözönünde bulundurulur.

Evsel atıkları düzenli depolamak amacıyla inşa edilen depolara, insan ve çevre sağlığını korumak amacıyla;

1) Sıvıların ve sıvı atıkların,
2) Akıcılığı kayboluncaya kadar suyu alınmamış arıtma çamurlarının,
3) Patlayıcı maddelerin,
4) Hastane ve klinik atıklarının,
5) Hayvan kadavralarının,
6) Depolama esnasında aşırı toz, gürültü, kirlenmeye ve kokuya sebep olabilecek atıkların,
7) Radyoaktif madde ve atıkların,
8)Tehlikeli atık sınıfına giren katı atıkların, 
9) Ambalaj atıkların,
depolanması yasaktır.

Madde 24- Evsel ve evsel nitelikli endüstriyel katı atıkları ve arıtma çamurlarını düzenli olarak depolamak amacıyla inşa edilen depo tesisleri, Bakanlık veya ilgili belediyeler tarafından içme suyu temin edilen ve edilecek olan yüzeysel su kaynaklarının korunması ile ilgili olarak çıkarılan yönetmeliklerde, çöp dökülmeyeceği ve depolanmayacağı belirtilen koruma alanlarında kurulamaz.

Depo tesisleri, en yakın yerleşim bölgesine uzaklığı 1000 metreden az olan yerlerde inşa edilemez. Ancak, depo tesislerinin çevresinde tepe, yığın ve ağaçlandırma gibi engeller varsa mahalli çevre kurullarının karar ve gerektiğinde Bakanlığın uygun görüşü ile, bu mesafeden daha az olan yerlerde de ilgili belediye ve mahallin en büyük mülki amirliğince depo kurulmasına müsaade edilebilir.

Taşkın riskinin yüksek olduğu yerlerde, heyelan, çığ ve erozyon bölgelerinde, içme, sulama ve kullanma suyu temin edilen yeraltı suları koruma bölgelerine katı atık depo tesislerinin yapılmasına müsaade edilemez.

Bu alanlar işletmeye açıldıktan sonra iskana açılmayacak şekilde planlanır ve etraflarına bina yapılmasına müsaade edilemez.

Madde 25- Depo tesisleri aşağıda belirtilen özellikler taşımalıdır:
1) Evsel ve evsel katı atık özelliğindeki endüstriyel atıklar ile, bunların atık su arıtma çamurlarını depolamak üzere inşa edilen depo tesislerinin asgari kapasiteleri, nüfusu 100.000’den küçük olan yerleşim bölgelerinde 10 yıllık depolama ihtiyacını karşılayacak şekilde, nüfusu 100.000’den büyük olan  yerlerde 500.000 m3  olarak planlanır.

2) Depo tesisine ulaşım ve depo iç yollarında geçiş her türlü hava şartlarında mümkün olacak şekilde düzenlenir.

3) Planlanan depo tesisi bir çit ile çevrilir.

4) Depolama sahasında kirlenen araba tekerleklerinin yolları ve caddeleri kirletmemesi için, tekerlekleri temizleyecek teknik tedbirleri alınır.

5) Depo tesisi girişinde, girişi kontrol altında tutmak, gelen katı atıkları muayene etmek, tartmak amacıyla bekçi kulübesi, işletme odası, kantar ve kantar binası bulunur.

Madde 26-  Düzenli depo tesisinden, depo tabanına sızan sızıntı sularının yeraltı sularına karışmasını önlemek için depo tabanı geçirimsiz hale getirilir. Depo tabanında oluşturulan bir drenaj sistemi ile sızıntı suları toplanır.Bu amaçla;

1)  Depo tabanı, tabii yeraltı suyunun maksimum seviyesinden en az 1 metre yüksekte olur.

2) Depo tabanına; sıkıştırılmış kalınlığı en az 60 cm. olan kil veya aynı geçirimsizliği sağlayan doğal ya da yapay malzeme serilir. Bu malzemelerin geçirimlilik katsayısı (permeabilite) 1.10 -8 m/sn’den büyük olamaz. Az çatlaklı kaya zeminlerde ise bu değer 1.10-7 m/sn olarak alınır.

Depo tabanının, en az 3 metre kalınlığında doğal kil ve benzeri 1.10 -8 m/sn geçirimlilik katsayısını sağlayan bir malzeme olması durumunda, depo tabanı tekrar geçirimsizlik  malzemesi ile kaplanmaz. Bu durumda geçirimlilik katsayısının sahanın her yerinde  1.10 -8 m/sn olması sağlanır.

İçme ve kullanma suyu havzalarının uzun mesafeli koruma alanında inşa edilecek düzenli depo sahası tabanında, sıkıştırılmış kalınlığı 60 cm. olan kil tabakasının üzerine, kalınlığı 2 mm. olan yüksek yoğunluklu polietilen folye (HDPE) serilir. Serilecek folyenin yoğunluğu 941-965 kg/m3 arasında olmak zorundadır.

3) Geçirimsiz hale getirilen taban üzerine dren boruları döşenerek sızıntı suları bir noktada toplanır. Hidrolik ve statik olarak hesaplanması gereken drenaj borularının çapı minimum 100 mm. ve minimum eğimi %1 olur. Dren boruları, münferit borular şeklinde, yatayda ve düşeyde kıvrım yapmadan doğrusal olarak depo sahası dışına çıkar. Depo tesisi çıkışında kontrol bacaları bulunur. Ayrıca dren boruları çevresine kum, çakıl filtre yerleştirilir. Bu filtrenin boru sırtından itibaren yüksekliği minimum 30 cm. olur.

4) Toplanan sızıntı suları, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde verilen deşarj limitlerini sağlayacak şekilde arıtılır.

Madde 27- Depo kütlesinde havasız kalan organik maddenin, mikrobiyolojik olarak ayrışması sonucu çevreye yayılarak, patlamalara, zehirlenmelere sebep olabilecek metan gazı ağırlıklı olmak üzere karbondioksit, hidrojen sülfür, amonyak ve azot bileşikleri yatay ve düşey gaz toplama sistemi ile toplanır ve kontrollü olarak atmosfere verilir veya enerji üretmek sureti ile değerlendirilir.

Madde 28- Arıtma çamurunun depolanabilmesi için içinde bulunan su oranının %65 olması gerekir. Ancak depo yeri işletmecileri, çamurun su oranının daha fazla olması halinde, deponun stabilitesini bozmayacağı, koku problemi ortaya çıkarmayacağı kanaatine varırlarsa, su oranı %75’e kadar olan çamurları kabul edebilirler.

Madde 29- Depo tesisinde toz, koku, kağıt ve gürültü gibi çevreyi olumsuz yönde etkileyecek tesirlere karşı tedbir alınır. Ayrıca, depo sahasında evcil ve yabani hayvanların beslenmesi yasak olup, haşere ve sinek üremesini önleyecek tedbirler alınır.

Madde 30- Depolama işleminin tamamlanmasından sonra veya şevlerde dolgu sırasında, depo sahasının görünüş olarak çevreyi rahatsız etmemesi ve arazinin tekrar kullanılabilir hale getirilmesi için yeşillendirilmesi, ağaçlandırılması, deponun en üstüne ve şevlere tarım toprağı serilmesi gerekir. Bu toprağın kalınlığı dikilmek istenen bitkinin kök derinliğine göre seçilir. Depo kütlesi üzerine düşen yağmurun kısa sürede sahayı terk etmesi için en üst toprak tabakasının eğiminin %3’den büyük olması gerekir.

Madde 32- Katı atık depolama tesisi işletmecisi kişi ve kuruluşlar, her depo tesisinde  tesise gelen atıkların kontrolünden ve depo tesisinin işletilmesinden sorumlu bir teknik görevli bulundurmak zorundadırlar.
Tesisi işleten kişi veya kuruluşlar, evsel katı atık niteliğinde olmayan pil, akü ve ilaç gibi tehlikeli ve tıbbi atıkları depo sahasına kabul etmezler. Bu atıklar 27/8/1995 tarihli ve 22387 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve 20/5/1993 tarihli ve 21586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliğine göre bertaraf edilir.
            Bakanlığın talep etmesi halinde depo tesisi işleten kişi ve kuruluşlar, istenen her türlü bilgiyi vermek zorundadırlar.

Madde 33- Organik katı atıkların oksijenli ortamda indirgenmesi suretiyle elde edilen kompostun toprağın yapısını iyileştirici bir vazife görmesi için;
1) Bahçe ve mutfak artıklarının, bu iş için kurulmuş tesislerde kompostlaştırılması,
2) Kompost üretimini kolaylaştırmak için, komposta elverişli organik atıkların ayrı toplanması,gerekir.

Pazar, Ekim 16, 2011

Air Pollution...

The dry air that we normally breathe is a mixture of about 78 per cent nitrogen and 21 per cent oxygen, the rest being argon, carbon dioxide, some other gases and particulate matter in trace amounts.Air also contains water vapor, the amount depending upon temperature. Actually the composition of air in the atmosphere, which extends to about 400 kilometres, changes with altitude. The lowest layer of the atmosphere, the troposphere, extends between the ground and 10-15 km altitude depending on the latitude of the place.The layer above the troposphere, the stratosphere, expands to 50 km above ground level. The layers above the stratosphere, are the mesosphere and the exosphere. The stratosphere contains the ozone layer that shields the Earth from harmful radiation coming from space.
            Oxygen and carbon dioxide in air are essential ingrediants for the sustainment of life. Good quality air contains oxygen,nitrogen and carbon dioxide in appropriate ratios. It should not contain any of the trace gases or particles in excessive amounts. The atmospheric condition in which substances are present at concentrations high enough to couse harmful effects on living organisms and materials is called air pollution. Sources of air pollution are either natural or anthropogenic. Intrinsic pollution originates from volcanic activities, forest fires and from the ocean or soil emissions. Naturel air pollution has been going on for billions of years without causing much harm, therefore, we shall narrow our discussion to air pollution regarding anthropogenic activities in terms of local (urban air pollution, industrial air pollution, utilities and air pollution) and global (ozone depletion,greenhose effect) processes.
                           (Andrzej FURMAN, The Environmental Dimension)

                                                 Hava Kirliliği...

Soluduğumuz kuru hava karışımının yaklaşık %78’ini azot, %21’ini oksijen, geri kalanını argon, karbondioksit, diğer gazlar ve az miktarda partiküler maddeler teşkil etmektedir. Hava ayrıca su buharı da içermekte olup bu miktar ortam sıcaklığına bağlıdır. Atmosferdeki hava karışımı yaklaşık 400 km genişlikte yer kaplamakta ve yüksekliğe bağlı olarak içerik de değişmektedir. Atmosferin en alt tabakasını troposfer oluşturmakta olup yere paralel olarak uzanmış 10-15 km civarlarında bir genişliğe sahiptir. Troposferin bir üst katmanı stratosferdir ve yerden yüksekliği yaklaşık 50 km’dir. Stratosferin üst katmanları ise mezosfer ve ekzosferdir.
Stratosfer, uzaydan gelen zararlı ışınları (radyasyon) tutan, Dünya’nın kalkan görevini gören ozon tabakasını içerir.

            Havanın içindeki oksijen ve karbondioksit hayatın devamının sağlanabilmesi için gerekli metaryallerdir. İyi kalitede olan hava; oksijen, azot ve karbondioksiti uygun oranlarda içermektedir. Asal gazlar yada partiküler maddelerden aşırı miktarda içermemelidir.Şimdiki mevcut atmosferik durum, yaşayan organizmalara ve maddelere zarar verecek şekilde yüksek konsantrasyonlu maddeler içermekte olup buna hava kirliliği denilmektedir. Hava kirliliğinin kaynağı doğal veya antropojenik olabilmektedir. Gerçek kirliliğin merkezini volkanik faaliyetler, orman yangınları ve topraktan yada okyanustan gelen emisyonlar oluşturmaktadır. Doğal hava kirliliği milyarlarca yıldır doğaya fazla zarar vermeden devam etmektedir, ancak, hava kirliliğine olan bakış açımızı insan kaynaklı aktivitelere bağlı olarak yerel (kentsel hava kirliliği, endüstriyel hava kirliliği...) ve global (ozon tabakasının incelmesi, sera etkisi) süreçlere daraltmalıyız.
                                                                           (Çeviri: Ali GÜNER)

Cumartesi, Ekim 15, 2011

Tekstil Atıksularının Arıtımına Bir Bakış...

Son yıllarda, çevresel önemi ve ekonomik verimi nedeniyle elektrooksidasyon ve elektrokoagülasyon gibi elektrokimyasal arıtma metotları dikkat çekmektedir. EC prosesinin kirleticileri uzaklaştırmadaki prensibi koagülasyon, adsorbsiyon, çöktürme ve flotasyon giderme mekanizmalarının biri veya birkaçına dayanmaktadır.
Alüminyum ve demir gibi metal anotların anodik çözünmeye uğraması ve hidrolizi ile metal hidroksitleri oluşmaktadır. Birçok avantajından dolayı EC prosesi, farklı endüstriyel atıksuların arıtılmasında etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır.
Tekstil atıksuları genellikle yüksek pH ve renk içeriği, düşük biyolojik parçalanabilirlik gibi özellikleri ile kirli atıksular arasında yer almaktadır. Tekstil ürünlerinin çeşitliliğindeki artış ve buna bağlı olarak yüksek değişkenlikte kimyasal özelliklere sahip birçok boyarmaddenin kullanılması, bu sektörün atıksularının arıtılmasını daha zor hale getirmektedir. Bu amaçla, adsorbsiyon, biyolojik arıtım, oksidasyon, koagülasyon ve flokülasyon gibi konvensiyonel metotlar kullanılmaktadır. Ancak adsorbsiyon prosesinde adsorban rejenerasyonunun zorluğu, kimyasal koagülasyonda kimyasal ilavesi sonucu istenmeyen reaksiyonların meydana gelmesiyle ekstra kirlilik ve fazla çamur oluşumu, biyolojik arıtımda bazı boyarmaddelerin mikroorganizmalar üzerindeki toksik etkilerinden dolayı başka
metotlar geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Bununla birlikte, bu metotlar genellikle pahalı ve tekstil atıksularının bileşenlerinin çok çeşitli olmasından dolayı etkisiz kalmaktadır. Pek çok çalışma tekstil atıksularının arıtımında KOİ, türbidite ve çözünmüş katı maddelerin EC prosesi ile etkili bir şekilde giderildiğini göstermektedir.
EC ünitesinin geliştirilmesi ve optimizasyonu için; pH gibi atıksuya ait karakteristikler, akım yoğunluğu ve uygulama süresi gibi proses değişkenleri ve elektrot materyalinin tipi ile bağlantı şekli gibi proses konfigürasyonlarının ayrıntılı bir şekilde göz önüne alınması gerekmektedir.
(itü dergisi,su kirlenmesi kontrolü,Cilt:16, Sayı 1-3, 55-56,2006)