BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

Perşembe, Temmuz 07, 2011

"Coğrafi Bilgi Sistemleri"

“Coğrafi Bilgi Sistemleri”  ingilizceden dilimize geçmiş olan GIS (Geographical Information Systems)’in açılımı olup; konuma dayalı gözlemlere dayanarak elde edilen, grafikleri çıkarılmış veya grafikleri olmayan belge ve bilgilerin toplanması,saklanması, işlenmesi ve kullanıcıya sunulması için hazırlanmış, belgelerin ve bilgilerin bütünlüğünü sağlayan bir bilgi sistemidir.
Ayrıca bu sistem dünya üzerindeki karmaşık sosyal,ekonomik ve çevresel sorunların çözülmesi için hazırlanmış ve ortak bir veri tabanı oluşturarak kurumlar arası iletişimin de daha iyi sağlanabilmesi amacıyla geliştirilmiştir.
            “Coğrafi Bilgi Sistemleri” kompleks bir yapıya sahiptir ve çeşitli kullanım alanları vardır. Bu sistem bilimsel araştırmalar,kaynak yönetimi, çevresel etki değerlendirmesi, altyapıların oluşturulmasında (kanalizasyon,doğalgaz,elektrik…), kentsel planlama, maden haritalama, meteoroloji haritalarında, askeri uygulamalar… vb. alanlarda kullanılabilir.

            “Coğrafi Bilgi Sistemleri” belediyelerde özellikle şu alanlarda kullanılmaktadır:

·         Harita ve Kadastro,
·         İmar uygulama işlemleri,
·         Ruhsat,
·         Kentsel yönetim ve denetim,
·         Kriz Yönetimi,
·         Fen İşleri,
·         Şehir ve Bölge Planlama,
·         Teknik Altyapı Hizmetleri,
·         Teknik ve Sosyal Altyapı ve Yönetimi,
·         Peyzaj Planlama ve Yönetimi

Belediyelerde GIS sistemlerinin kullanılması, Kurumlar arası bilgi paylaşımının sağlanması,belediyelerde tüm verileri ve uygulamaları kapsayan bütünleşik bir yapının sağlanması gibi durumları amaçlamaktadır.

            Belediyeler “Coğrafi Bilgi Sistemleri” ‘ni kullanarak bir çok yarar elde etmektedirler.
v  Güncel veriler ile en etkin kararı alma,
v  İşlemlerin gerçekleşmesinde geçmişe göre daha hızlı ve verimli sonuç alma,
v  Diğer kurumlarla işbirliği sağlama,
v  Stratejik yönetime katkı sağlama… gibi yararlar sağlanırken,
v  Ancak kaynak yönetiminde etkinlik  fazla sağlanamamıştır.

Belediyelerce bu sistemin daha etkin ve verimli kullanılabilmesi için, belediyelerdeki özellikle üst düzey yöneticilerin bu sistemler hakkında daha bilgili olması, diğer çalışanlarında bilişim sistemlerine karşı pozitif yaklaşım sergilemeleri ve bu konularda özellikle okur yazar olmalarıson derece önemlidir.

Çarşamba, Temmuz 06, 2011

Kanalizasyon Sistemlerinin Projelendirilmesi...


Kanalizasyon sistemleri ayrık ve birleşik olmak üzere 2 şekilde projelendiril-mektedir.
Birleşik sistemler; evlerden gelen atıksular, sanayilerden gelen endüstriyel atıksular (ilgili yönetmeliklere göre gerekli arıtım yapıldıktan sonra hatta verilmek şartıyla) ve caddelerden gelen yağmur sularının toplandığı sistemlerdir.
Ayrık sistemler ise; evsel nitelikli ve endüstriyel atıksuların yağmur sularından bağımsız olarak toplandığı sistemlerdir. Bu sistemlerde yağmur suları için ayrı bir hat döşenmektedir.
Bu iki sisteminde birbirene göre avantajları ve dezavantajları vardır. Ancak günümüzde daha çok ayrık sistemler tercih edilmektedir.

Bu avantaj ve dezavantajları şu şekilde sıralayabiliriz:

Ayrık Sistem Avantaj ve Dezavantajları;
·         Ayrık sistemlerde yatırım maaliyeti birleşik sisteme göre %40-60 daha fazladır ancak uzun sürede daha ucuzdur,
·         Ayrık sistemler ile taşınan suyun arıtılmasında kullanılan tesislerin boyu daha küçüktür,
·         Yağmur hattı ayrı olduğundan dolayı, yağmurlu zamanlarda tesise gelen suyun miktarı sabittir ve herhangi bir açıdan değişim olmaz,
·         Yağmur ile caddelerden gelen kum,taş,çakıl gibi maddeler farklı kanalla gittiğinden dolayı sisteme giremez ve dolayısıyla zarar veremez,
·         Akış hızı sabit ve hızlı olduğundan dolayı septik koşullar ve oksijensiz ortam oluşmaz.
·         Sistemin yıkanmasına fazla gerek yoktur,
·         Yağışların yoğun olduğu zamanlarda alt kottaki yerleri su basma ihtimali yoktur,
·         Dar sokaklar ve caddelerde bu sistemin yapılması oldukça zordur,
·         Başlangıç kanallarının boru çapları dar olduğundan dolayı kanal ağını genişletmek zordur.

Birleşik Sistem Avantaj  ve Dezavantajları;
·         Yatırım maaliyeti düşüktür,
·         Birleşik sistemler  ile taşınan suyun arıtılmasında kullanılan tesislerin boyu daha büyüktür,
·         Şiddetli yağmurun olduğu zamanlarda tesise gelen suyun miktarı artar ve arıtma sorunlarına sebep olur,
·         Caddelerden gelen kum,taş,çakıl gibi maddeler kanalizasyon sistemine girer ve gereh hatta gerekse arıtma tesisine zarar verirler,
·         Kanallarda hız ve oksijen miktarı mevsime ve iklime göre değişeceğinden dolayı ortamda septik ve oksijensiz ortamlar oluşabilir. Bu da kötü kokulara sebep olur,
·         Yağışların şiddetli olduğu zamanlarda,kanal kapasitesinin yetersiz kalması durumunda alt kottaki aboneleri su basabilir,
·         Başlangıç kanal genişlikleri daha büyük olduğundan dolayı, kanal ağını genişletmek daha kolaydır.

Birleşik sistemlerde, iklimin kurak olduğu zamanlarda kanala gelen suyun debisi düşer, ortam septik ve oksijensiz bir durum alır. Bu durum kötü kokulara sebep olur, kanal hattının aşınmasına ve arıtmanın zorlaşmasına sebep olur.
Eğimin fazla olması durumunda o caddeye sadece kanalizasyon hattı döşenir. Yağmur yağdığında ise yağmur suyu yüzeysel akış ile iletilir. Eğimin sıfıra yaklaştığı yerlerde yağmur suyu mazgalı konur ve yüzeysel akıştan gelen su bu şekilde tekrar sisteme dahil edilir.
Yağmur suları kanalı ile toplanan sular, deşarj standartlarına uygun olduğu sürece arıtma yapılmadan direk olarak alıcı ortama verilirler.

Cuma, Temmuz 01, 2011

Ters Ozmoz Sistemi ile Arıtım...

Ters Ozmoz, arıtılmamış suyun basınç ile yarı geçirgen zardan geçirilmesi işlemidir. Bu işlem ozmoz işleminin tam tersidir. Bu şekilde sudaki mikroorganizmalar ve minareller tutulmuş olur. Su kaynağı ve kalitesi ne olursa olsun ters ozmoz işlemi ile aynı güvenilirlikte ve kalitede su elde edilir.
Ters ozmoz işlemi ile;
·         Klor ve oluşan DYÜ (Dezenfektan yan ürünleri),
·         Flora,
·         Organik ve Biyolojik kalıntılar,
·         Bakteriler,
·         Aktif maddeler,
·         Fosfat,sülfat,nitrat kökleri,
·         Ağır metaller,
·         Ve sodyum, magnezyum,kalsiyum gibi su sertliğine etki eden maddelerin giderimi sağlanır.
Bilinen virüs ve bakterilerin çapları 0.02 ile 0.4 mikron arasında değişmektedir. Ters ozmoz işleminde kullanılan yarı geçirgen membranın boşluk çapı ise 0.001 mikrondan küçük olmak koşuluyla genelde 0.0001 mikrondur. Bu şekilde minerallerin %99 u sistemden arıtılır ki, bakteri ve virüslerin geçme ihtimali yoktur. Bu yüzden bu sistem dünyada en güvenilir arıtma sistemlerinin başlarındadır.
            İdeal içme suyu 0-50 ppm aralığındadır. 170 ppm’e kadar olan sular kabul edilebilir. Bu sınır değerin üzerinde olan sular sert su olarak adlandırılır.Dünya içme suyu standartlarına göre  TDS (Total Dissolved Solids) değeri en fazla 500 ppm’dir. Bu değerin üzerindeki suların içilmesi kesinlikle uygun değildir.
            Ters ozmoz sistemiyle arıtılmış suyun TDS değerleri (sistemin verimine, işletim sistemi basıncına, giriş suyu konsantrasyonuna bağlı olarak) 10 ila 25 ppm arasında değişebilir.
            Teorik olarak, minerallerin membranın diğer tarafına geçmemesi gerekmektedir. Ancak işletme basıncına, membran cinsine, giriş suyu özelliğine bağlı olarak bir miktar mineral diğer tarafa geçebilir. Buna mineral kaçağı diyoruz.
            Arıtılan su minerallerden ve bakterilerden %99 oranında uzaklaştırılmıştır. Ham su tarafında ise mineraller geçemediğinden dolayı bir yoğunluk vardır ve bu kısım atık su olarak adlandırılır. Normal kuyu suyu arıtımında atık su kısmı giren suyun yaklaşık %15-20’lik kısmını oluştururken, deniz suyu arıtımında atıksu değeri % 60 gibi büyük rakamlara ulaşır. Bu da arıtım maaliyetini artıran bir durumdur.