BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

Cuma, Mart 02, 2012

İnsanlar Bir Tür Salgın, Bu Gezegenin Kanseri (!)

Son zamanlarda düşündüğüm onca şey var ki.. Adeta beynimin içinde inceden ince ye oyma tüneller açıyorlar.. Varlıklarını bir anlık da olsa kafamdan silmek istesemde olmuyor, hala kemirmeye devam ediyorlar.. Çünkü onlar sadece kafamdaki basit düşüncelerden ibaret değiller. Etrafınızı dikkatli gözlerle süzdüğünüz anda anlayacaksınız kimler yada neler olduğunu.. Dünya da “insan” olarak adlandırılsalarda ben pek emin değilim, “hepsi mi insan acaba(?)” diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Bu soruma daha sonra döneceğim tabi ki.. Öncelikle bir kaç şey paylaşmak istiyorum. Yapılan araştırmalara göre dünyanın taşıma kapasitesinin yavaş yavaş dolduğundan bahsediyorlar. Nasıl ağzına kadar su dolu bardağa bir damla su bile ekleyemiyorsak, dünyanın da yavaş yavaş bu duruma dönüşmek üzere olduğunu belirtiyor, bazı bilim adamları...
Bir arkadaşıma bilim adamlarının yaptığı bu araştırmadan bahsettim ve verdiği cevap çok ilgimi çekti: “İnsanlar da hayvanlar gibi ormanlara çekilse, teknolojiden uzak dursa yine de Dünya’nın taşıma kapasitesi dolar mıydı?” Neye göre(?), kime göre(?) doluyor bu kapasite...
İşte cevap;
Elimizde hızla artan bir dünya nüfusu ve buna bağlı olarak da ihtiyaç duyduğumuz kaynaklar var. Sürekli kullanılan bu kaynakların telafisi var mı? –Hayır yok. Sadece alternatif kaynaklar kullanabiliriz, tabi onlar da tükenene kadar.
Önce hemfikir olmamız gereken bir konu var.. İnsanların ihtiyaç duyduğu yada takip etmek zorunda olduğu teknolojiye  gerekli ham madde sağlamak amacıyla, alternatif enerji kaynaklarına yönelmemiz gerektiği... Bunlar günümüzün gerektirdiği yada gerektireceği termik santraller, nükleer santraller, hidroelektrik santraller, barajlar...
Ne kadar görmek istemesekde; bizlerin nükleer santrallere, hidroelektrik santrallere fazlasıyla ihtiyacı var. Aramızdan kimileri çıkıp nasıl oluyorsa çevre sevdalısı çıkıyor ve ortalığı bir anda bulandırıyor. Ona karşıyız buna karşıyız.. “Önce kullandığın son model arabayı sorgula o zaman yada elindeki cep telefonunu”.. diyesi geliyor insanın. Elinde ne kadar para varsa oraya buraya saçan, park, bahçe, ormanları yakıp yıktıran zengin amcamız, doğal güzellikler sevdalısı birisi olarak çıkıyor birden karşımıza... Bu zihniyet anladığım kadarıyla “istemem yan cebime koy” anlayışı oluyor.
Bazı insanlarda var ki onlar en vahim durum da olanları sanırım. Kafasındaki bilgiler yıllar öncesinde kalmış, üzerine pek birşey (hatta hiçbirşey bile denilebilir) koymamış, araştırma duygusundan zaten çok uzak olan insan profili... Karşımda durmuş onlarca mühendisin yapmış olduğu sanat yapılarını eleştiriyor... Başka yere yapsalar daha iyi olurdu deyip bir de yer gösteriyor, kendinden emin bir şekilde...
Yine aynı kişi, alternatif enerji kaynakları anlatıyor, en organiğinden.. Enerji üretmek için harcadığı enerji hayli bir fazla.. Ama harcadığı enerjiye bakmadığı için kendisine oldukça mantıklı geliyor. Bir şey icat ettiğini sanıp bir gaza geliyor (...), pislik atmadığı meslek dalı kalmıyor.
Teknolojiyi uzaktan yakından takip eden bir insan gidip de bir diğerine ben senden daha çevreciyim demesin, çünkü değildir. Objektif baktığımız zaman, herkes bu çorbaya bir topak tuzu ufaladı, karıştırdı. Bundan sonra bizlerin geçmişi değil geleceği konuşması gerekir, dersler çıkarmak gerekir, hayatta uygulamak gerekir. Kahve muabbetleriyle bilgiçlik taslamak, sağdaki soldaki meslek gruplarına pislik atmak bizleri bu yoldan kurtarmaz.
Ne yapmak gerekir diye düşünecek olursanız eğer, bir kaç fikrimi sunmak istiyorum.. Birilerinin dediği gibi 3’er 5’er çocuk yapmak olmaz. Artan nüfus artışı teknolojiye olan talebi artırır. Bu da daha fazla enerji demek. Çoğalmayın. Yaşanılabilir bir ÇEVRE için, şahsi çıkarlarınızı unutun. İmar planı içinde bir kaç ağaç topluluğu mu var, bırakın kalsın.. Kesip yerle bir etmeyin.. Öbür tarafa götüremeyeceğiniz paranızdan harcayın, fedakarlık yapın.. Şimdiye kadar her şey insan içindi, şimdiden sonra her şey ÇEVRE için mantalitesine sahip olun. Bunları yaparkende sözde değil özde olun.
            Yazımın en başında belirttiğim soruya gelmeden önce, bir filmde geçen konuşmayı birebir sizlere aktarmak istiyorum: (Film: Matrix , Sahne: Morpheus- Ajan Smith Speech)
-I'd like to share a revelation that I've had during my time here. It came to me when I tried to classify your species and I realized that you're not actually mammals. Every mammal on this planet instinctively develops a natural equilibrium with the surrounding environment but you humans do not. You move to an area and you multiply and multiply until every natural resource is consumed and the only way you can survive is to spread to another area. There is another organism on this planet that follows the same pattern. Do you know what it is? A virus. Human beings are a disease, a cancer of this planet. You're a plague and we are the cure.”
Şimdi soruyorum:
---Gerçekten insan mıyız yoksa virus mü?